Evimizi, eşyalarımızı, giysilerimizi ve yediğimiz yemeğin artıklarını temizlerken(!) bedenimizi, suyu, toprağı, havayı, doğal ortamları nasıl kirlettiğimizin farkına varmıyoruz.
Oysa çevreyi ve insan sağlığını tehdit eden temizlik
maddeleri yerine ev temizliği konusunda çevreye karşı sorumlu
pek çok seçenek bulunuyor. Bu
temizlik maddelerinin sentetik olanlardan daha ucuz olduğu da
unutulmamalı.
Zehirli maddeler kullanmadan temizlik
İtiraf edelim ki çoğumuz, ev temizlemek, ovmak ve
yıkamaktansa başka bir iş yapmayı tercih ediyoruz! Acaba,
vaktimiz olmadığı için mi bulaşıkları elde yıkamıyor, işi
makinelere bırakıyoruz, yoksa makineler, gerekli kimyasallar,
elektrik ihtiyacı ve benzer tercihlerimiz yüzünden mi her şeyin
daha doğal olanına vaktimiz yok?
Üreticiler, önemli bir çoğunluğu evlerinin
"tertemiz", "dezenfekte edilmiş", "mikropsuz" olması gerektiğine
inandırmak konusunda son derece başarılı olmuşlar ve bunu
yapabilmek için gereken ürünleri satmayı sürdürüyorlar: Tuvalet
ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için
fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri,
çamaşırlarımızı beyazlatmak için klor ve yalnızca evlerimizi
temiz tutmak için çeşit çeşit diğer zehirli kimyasal maddeler...
Günlük yaşamda kullandığımız ürünler 55 bin’in üzerinde
kimyasal çeşidi içeriyor ve her yıl bunlara binin üzerinde
yenisi ekleniyor. Birçoğu ise yeterince test edilmeden ve
belirli bir mevzuata tabi olmadan piyasaya sürülüyor.
Bu ürünlerin büyük kısmı doğrudan kanalizasyona akıp sonunda
da su sistemlerimize karışıyor. Sözünü ettiğimiz kimyasallar,
sonunda "fazla yüklenme" olasılığı yaratarak vücudumuzda
depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında çeşitli
hastalıklara yol açıyor. (Kronik yorgunluk sendromu, alerjiler,
karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi.)
Evsel temizlik malzemeleri sadece toprağı ve su kaynaklarını
değil, teneffüs ettiğimiz havayı da tehdit ediyor. Sprey
boyalar, fırın temizleyiciler, dezenfektanlar, mobilya
parlatıcıları ve diğer tüm sprey ürünler, birkaç gün sonra
soluyacağımız havanın bir parçası oluyor.
Sadece kentlerde yaşayanların değil, kırsal
kesimde yaşayanların da atık su sistemlerine neler
gönderdiklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Fosseptik sistemleri
atık su sorununu çözmüyor; boyalar, çözücü, inceltici, ağartıcı
kimyasallar, aseton, tuvalet temizleyiciler ve lavabo açıcılar
ile diğerlerinde bulunan belirli kimyasal maddeler
maddeleri parçalayan organizmaları zehirleyebiliyor. Oysa
maddelerin parçalanması doğal döngünün işlemesi
açısından zincirin olmazsa olmaz halkalarından birini
oluşturuyor.
Zehirli olmayan doğal temizlik maddeleri ise fosseptik
sistemi, içme suyu ve sağlık konusunda büyük yararlar sağlıyor.
Peki, doğal temizlik maddelerini kullanmak için nereden
başlamalı?
İşte size evinizde rahatlıkla uygulayabileceğiniz pratik
öneriler…
Temizlikte kullanabileceğiniz doğal ürünler
Çamaşır sodası:
Sodyum karbonat adlı bir mineraldir. Çok az miktarda yakıcı
olup katı ve sıvı yağlar, kir ve pek çok petrol ürününün etkin
temizleyicisidir. Aynı zamanda su yumuşatıcı ve sabun köpürtücü
özellikleri de bulunur. Yakıcı özelliği nedeniyle, uygularken
lastik eldiven kullanmak doğru olur. Zararlı kimyasal dumanlara
neden olmaz. Klorsüz olanı tercih edin.
Boraks:
Su, oksijen, sodyum ve bordan meydana
gelen, antiseptik, antifungal, antibiyotik, koku giderici ve
dezenfektan özellikleri olan doğal kaynaklı bir mineraldir.
Küflenmeyi önler. Boraks yutulursa zehirlidir. (Eczane ve
aktarlarda bulunabilir.)
Sirke:
Meyve ya da tahılların fermantasyonuyla elde edilen bir
sıvıdır. Asitli içeriği mikropları öldürmesini, yağı
parçalamasını ve mineral kalıntıları çözmesini sağlar.
Karbonat:
Sodyum bikarbonat, hafif aşındırıcı bir temizlik sağlar,
beyazlatıcı ve koku giderici özellikleri vardır.
Uçucu bitkisel yağlar:
Bitki kokularının özleri birçok parfümün ana maddesidir.
Piyasada, özellikle doğal ürün satan dükkanlarda çeşitleri
bulunabilir. Bir iki damla turunçgil, elma, çilek, nane vb. yağı
ile eklenecek koku ev yapımı temizleyicilere hoş bir özellik
kazandırır.
Bitkisel yağ tabanlı sıvı sabunlar (arapsabunu vs.):
Bu tür sabunlar hayvan yağı içeren ya da
petrol tabanlı sabunlara tercih edilmelidirler.
Tarifleri uygularken, püskürtme amacıyla pompalı spreyler,
silmek amacıyla yüzde 100 pamuklu bezler, sıkıştırılmış selüloz
süngerler, doğal kıldan yapılmış fırçalar kullanılabilir.
Çok amaçlı temizleyiciler
Bu tür temizleyicilerin birçoğu amonyak ve klor içerir ve
birlikte kullanıldıklarında ölümcül amonyum klorür gazını
oluştururlar. Amonyak akciğerlerimiz için tehlike oluştururken,
klorla karıştırıldığında kansere yol açan bileşikler
oluşturabiliyor. Bunun yerine;
İki tatlı kaşığı boraks* ve 1 tatlı kaşığı** bitkisel
kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arapsabununu, 1 litre sıcak
suya karıştırarak her yüzeyde; yarım bardak çamaşır sodasını bir
kova suya katarak alüminyum, fiberglas ve cilalı zeminler hariç
tüm yüzeylerde kullanabilirsiniz. Yağ lekelerini çıkarmak için,
ilk karışıma bir çorba kaşığı sirke veya limon suyu ilave etmek
yeterli olacaktır.
Ovarak temizleyenler
Ovarak temizleme için kullanılan tozların neredeyse tümü,
beyazlatıcı ve leke çıkarıcı etkisi olan klorlu çamaşır suyu
içerir. Toz halindeki klor suyla karıştığında, göz, burun, boğaz
ve ciğerler için tahriş edici olabilen klor gazını oluşturur.
Kloru asla amonyakla (tuvalet temizleyicisi ya da kullandığınız
diğer temizlik malzemelerinin içinde bulunduğu gibi)
karıştırmamalısınız, ortaya çıkacak gazlar öldürücü olabilir!
Kullandığınız tozların içinde deterjan ile karışık olarak
"hidratlı doğal magnezyum" da bulunabilir ve bunların kanserojen
asbest ile kirlenmiş olma olasılığı vardır. Bunlar yerine;
* 1 bardak karbonat ve 2 kaşık boraksı
karıştırıp bir serpme kavanozuna koyun. Bu karışım banyodaki her
şeyi temizlemek için kullanılabilir. Temizlediğiniz yeri su ile
durulayıp yumuşak bir bezle kurulayın.
* Eşit miktarlarda sirke ve su karışımı ile nemlendirilmiş
süngere tuz veya karbonat serpip kullanabilirsiniz.
Dezenfektanlar
Dezenfekte edici temizlik maddeleri,
solunursa tehlikeli olacak birtakım uçucu kimyasallar içerirler.
Deri ve solunum sisteminin iç zarları yoluyla kolayca emilebilen
kresol, bu kimyasalların en sık kullanılanlarından biridir.
Kresol, karaciğer, böbrek, akciğer, pankreas ve dalakta hasara
neden olabildiği gibi, merkezi sinir sistemini etkileyerek
depresyon, sinirlilik ve hiperaktiviteye de yol açabilir.
Dezenfektanlarda bulunabilecek diğer maddeler ise fenol, etanol,
formaldehit, amonyak ve klordur. Bunlar yerine;
*
*Banyo yerlerini temizlemek için;
* Mutfak yerlerini temizlemek için; yeterince arapsabunu ile
yarım bardak sirkeyi
Fırın temizleyiciler
Fırın temizleyicilerde çeşitli zehirli
maddeler bulunmakla birlikte en büyük tehlikeyi deriyi yakıp
geçebilen asit ile gözler ve ciğerler için son derece tahriş
edici olan amonyak oluşturur. Sprey tüplerindeki fırın
temizleyicileri ise minik asit ve amonyak damlacıklarını kolayca
solunabilecek, cilde ve gözlere temas edebilecek formda havaya
dağıttıkları için tehlikelidir.
Bunlar yerine;
*1 bardak karbonat ile 4 kaşık çamaşır sodasını karıştırın.
Fırının tabanına bolca su serpin, sonra da kiri toz halindeki
karışımla kaplayın ve üzerine biraz daha su serpin. Gece boyunca
öyle beklesin. Sabah, eski bir sünger ya da plastik sürtme teli
ile kir ve yağları ovarak silin. Daha sonra süngere biraz
arapsabunu koyup fırının kenarlarını, üstünü ve kapağının içini
temizleyin, sabunundan iyice arındırmak için de ıslak bezle
silin. Çok kötü lekeler metal sürtme teli kullanmanızı
gerektirebilir.
* Mikrodalga fırın için; 1 fincan karbonatı su ile
karıştırarak bir macun yapın. Fırının kapağını ve içini sünger
üzerine koyduğunuz bu karışımla temizleyin. Sonra da iyice
durulayın. (Fırın ılıkken döküntülerin üzerine tuz serpip 2
yemek kaşığı sodyum bikarbonat ve 1 bardak sıcak su ile bulamaç
yapıp, bununla temizliğinizi yapabilirsiniz. Temizlikte metal
olmayan sert, kalın kıllı bir fırça da faydalı olabilir.)
Bulaşık deterjanları
Piyasada satılan bulaşık deterjanlarının
çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Yanlışlıkla
yutulursa çok önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu nedenle
bulaşıklarınızın çok iyi durulanması gerekir. Düşük düzeyde klor
gazları tehlikesiz kabul edilse de bulaşık yıkama süreci
boyunca, küçük miktarlarda dışarı verilen klorun etkisiyle
oluşan solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk, baş ağrısı gibi
semptomlara yol açabilir. Bunun yanında klor, kanalizasyon
sistemine karıştığında lerle birleşerek son derece
tehlikeli bir kimyasal madde olarak bilinen trihalometanı
meydana getirir. Klor aynı zamanda kanalizasyon sistemindeki
maddeleri parçalama fonksiyonu olan yararlı bakteri ve
mikroorganizmaları da çabucak öldürür. Bulaşıklar için
kullanılan deterjanların da ana maddeleri petrol kaynaklı ve bu
sebeple bakterilerce ayrıştırılıp doğaya tekrar
kazandırılamıyor, genellikle de çeşitli kimyasal katkı
maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriliciler
içeriyor.
Bunların yerine bulaşık makinasında eşit
miktarlarda boraks ve çamaşır sodası kullanabilirsiniz. Ağır
lekeler için soda miktarını artırınız.
* Parlatıcı haznesine biraz beyaz sirke
(elma sirkesi) ekleyerek bulaşık makinesinin içini temiz
tutabilirsiniz.
Elde bulaşık yıkarken;
* Formülünde klor olmayan fosfor ve fosfatsız sıvı deterjanları
kullanın ya da bir kalıp saf sabunu tavaya rendeleyerek üzerini
örtecek kadar su ekleyin ve hafif ateşte eriyinceye kadar
pişirin. Uygun bir kaba döküp, sıvı deterjanları kullandığınız
gibi kullanın.
*Sıvı sabun veya arapsabunlu suya sirke katarak, bulaşıkta
kullanabilirsiniz.
* Yanmış tencere/tavalarınızı tuzlu veya
içinde patates kabukları olan suda bir gece beklettikten sonra,
kaynatıp temizleyebilirsiniz.
* Yanmış çaydanlıklarınız için, 1 çay
kaşığı karbonat, 1 çay kaşığı tuz, yarım bardak sirke ve biraz
suyu karıştırıp çaydanlığın içinde kaynatın.
Buzdolabı
* Kokuları çekmesi için hem buzdolabı hem de dondurucu
bölümlerinde birer kutu karbonat bulundurun.
* Ayda bir kez buzdolabını durdurup tüm
yiyecekleri dışarı çıkarın. 1 fincan karbonat ve yeterince arapsabununu, 4 litre sıcak suda karıştırın. Kutu ve tepsiler dahil tüm
yüzeyleri bu karışımla temizleyip yarım bardak sirke
karıştırılmış sıcak suyla durulayın.
Çamaşır deterjanları
Çamaşır ürünlerinin çoğu doğal ortamda ayrıştırılıp geri
kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer
zararlı kimyasal maddeleri içerirler.
* Mümkünse fosfat içermeyen deterjanları tercih edin veya toz
sabun kullanın. Toz sabuna geçmeden önce çamaşırlarınızı bir kez
sadece çamaşır sodası ile yıkayın. Bu yolla deterjan
kalıntılarının sabun ile reaksiyona girip çamaşırlarınızı
sarartma riskini ortadan kaldırmış olursunuz. Çamaşır sodasını
sabunla beraber kullanırsanız çamaşırlarınızda hem parlaklık hem
de ağartıcılara ödediğiniz paranın daha azını harcayarak
beyazlık sağlarsınız.
* Fosfatsız deterjanları, koku gidermek, mikrop öldürmek ve
beyazlatmak için 2 kaşık boraks ve 4 kaşık çamaşır sodası
ekleyerek kullanabilirsiniz. Çalkalama aşaması için yarım bardak
sirke ilave ederek hem renklerin canlı kalmasını, hem de
havlularınızın yumuşamasını sağlayabilirsiniz. Yumuşatıcı gözüne
yarım bardak sirke koyarak, deterjan kalıntılarını giderip suyu
yumuşatmanız mümkün.
* Klorlu ağartıcılara alternatif olarak
sıvı hidrojen peroksitten yapılmış beyazlatıcılar ya da toz
halinde hidrojen peroksit kullanabilirsiniz.
Tuvalet ve su giderleri
* Yarım bardak karbonat ile yarım bardak sirkeyi tuvalete
dökün. Fokurdama yaratan bu kimyasal reaksiyon sonunda
tuvaletiniz kokulardan arınmış ve temizlenmiş olacaktır. Yine
fırçaladıktan sonra üzerine bir kova kaynar su döküp sifonu
çekin.
* 2 kaşık boraks, 1 fincan sirke ve 500 ml
sıcak su ile hazırladığınız karışımı, tuvalet çevresi ve diğer
yüzeylerdeki mikropları öldürmek için püskürterek
kullanabilirsiniz.
Lavabo ve tuvalet açıcıların ana maddesi, cildi eritip
geçebilecek özellikte aşındırıcı bir madde olan asittir.
Yanlışlıkla yutulursa iç dokuları yakarak özafagus, mide ve
bağırsak sistemine zarar verir.
Bunlar yerine;
* Öncelikle lavabo pompası ya da tesisatçı kılavuzu kullanın.
Uygunsa lavabonun altını sökerek temizleyin. Mekanik çözümler
daima kimyasal çözümlerden üstündür.
* Tıkanmış olan gidere, yarım bardak karbonat ve yarım bardak
sirke döküp 15 dakika bekletin. Daha sonra sıcak su dolu bir
çaydanlığı gidere boşaltın.
Mobilyalar
Mobilya cilalarının, özellikle de aerosol
olanların normal kullanımı sırasında çıkan gazların kazara
solunması ya da yutulması ciddi bir tehlike oluşturur. Bu
cilaların yapımında pek çok zehirli madde kullanılır. İnsan için
kanser yapıcı olduğundan şüphelenilen fenol, cilaların çoğunda
bulunur. Fenol deriye temas ederse, şişme, soyulma, yanmaya
neden olup kurdeşen ya da sivilceler oluşturabilir. Dahili
olarak çok az miktarda bile alınması dolaşım sisteminin
çökmesine, çırpınma, soğuk ter, koma ve ölüme neden olur.
Mobilya ve yer cilalarında sık sık karşılaşılan diğer
kimyasallar ise nitrobenzen (çok zehirli), akrilonitril,
amonyak, deterjanlar, yapay kokular, nafta ve damıtılmış petrol
ürünleridir.
Bunlar yerine;
* Bir ölçü bitkisel yağa, bir ölçü limonsuyu veya sirke
karıştırarak ince bir şerit halinde uygulayıp iyice
ovalayabilirsiniz.
* Ahşap yüzeylerdeki su izlerini bir parça diş macunu ile
ovalayarak silebilirsiniz. Cilasını yitirmiş yüzeylere yarım
litre bitkisel yağa 1 yemek kaşığı limon yağı ilave edip
uyguladığınızda parlaklığı yeniden kazanabilirsiniz.
Cam ve ayna temizleyiciler
Cam temizleyicilerin çoğu su, amonyak ve biraz da mavi boya
karışımından başka bir şey değildir. Amonyak içeren cam
temizleyicileri fazlasıyla tahriş edici gazlar yayar ve kazara
göze püskürtülürse zararlı olabilir. Kimi cam
temizleyicilerinde, camın üzerinde bir tabaka oluşturan ve camı
su-sirke karışımıyla silmek istediğinizde renkli çizgiler
oluşmasına neden olan parafin de bulunur. Böyle bir durum
oluşmuşsa, kimyasal kullanmadan pencerelerinizi temizleyebilmek
için mumlu tabakayı çıkarmak amacıyla alkolle biraz ovmanız
gerekecektir.
Bunlar yerine;
* 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince arap sabunu,
büyükçe bir fincan sirke ve 500 ml sıcak suyu karıştırıp
püskürtücülü bir şişeye doldurun. Temizlemek ve cilalamak için
yüzde 100 pamuklu bir bez kullanın.
* Camlarınızı önce alkolle sonra da eşit
miktarlarda katılmış sirke veya limonsuyu ve su karışımı ile
temizleyin. 2 çorba kaşığı çamaşır sodası veya boraks ve 3
bardak su; 2 çorba kaşığı mısır nişastası, yarım bardak sirke ve
Duvarlar
* 2 kaşık mısır nişastası ile yarım bardak
sirkeyi
*
Dolaplar
* Formika dolap ya da tezgah üstlerini
temizlemek için 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya yeterince
arapsabunu, büyük bir fincan sirke ve 2 ml zeytinyağını, 125 ml
ılık suya katıp karıştırın. Dolaplara püskürtüp süngerle
temizliğinizi yapın ve ıslak bezle iyice durulayın.
Halılar ve kilimler
Halı ve döşemelik kumaşların temizliği için
hazırlanmış şampuanların birçoğunun aktif maddesi, genellikle
leke çıkarıcı olarak kullanılan bir çözücü olan
perkloretilen'dir. Bu madde kanserojen olarak bilinir ve hemen
görülebilen etkileri sersemleme, baş dönmesi, uyku hali, mide
bulantısı, titreme, iştah ve oryantasyon kaybı olabilir. Uzun
dönemli maruz kalma sonucu karaciğer ya da merkezi sinir sistemi
zarar görebilir. Halı şampuanlarında, yine insanlar için
kanserojen etkilerinden şüphelenilen naftalin, etanol, amonyak
ve deterjanlar bulunabilir. Halı ve kilimler çoğunlukla naylon,
lateks, polyester, poliüreten, pvc/vinil klorid, akrelik gibi
plastik malzemelerden yapılır. Plastik malzemeler doğal
malzemelere göre çok daha fazla toz çeker ve tutar. Doğal
malzemelerden oluşan bir duvardan duvara halınız varsa bile
büyük olasılıkla zeminde poliüreten kullanılmıştır. Mümkünse
sentetik malzemelerden ve duvardan duvara halılardan
kaçınılmalıdır.
* Halılarınıza mısır nişastası veya
sodyum bikarbonat serpip (ortalama büyüklükte bir odayı kaplayan
halı için bardak) 30 dakika bekledikten sonra elektrik süpürgesi
ile süpürün.
* Yeteri kadar arapsabununu sıcak suda köpürtüp uygun bir
bezle sildikten sonra sirkeli su ile nemlendirdiğiniz bir bezle
halının tüylerini yattığı yönde, zorlamadan silin.
Halı lekeleri
Çamur: Çamurun bulunduğu yeri tuzla ovun,
bir saat kadar bekletin ve elektrik süpürgesiyle temizleyin.
Kahve: Sıvı soda ile lekeyi silin, süngerle temizleyin.
Kırmızı şarap: Kurumadan lekeyi tuzla kaplayın, kuruyunca
elektrik süpürgesiyle temizleyin.
Meyve suları: Lekeye az miktarda kaynar su dökün ve süngerle
silin.
Küf temizleyiciler
Küf temizleyicilerde; deriyle teması ve
solunması durumunda zararlı, yutulması durumunda ise ölümcül
bile olabilecek fenol, kerosen, pentaklorofenol gibi kimyasallar
ve pestisitler (zirai ilaç) bulunur. Bu ürünlerde göz, boğaz,
deri ve ciğerler için tahriş edici olan ve insanlarda kanser
yapıcı etkilerinden şüphelenilen formaldehit de bulunabilir.
Bunlar yerine;
* Yarım çay kaşığı çamaşır sodası, yarım
çay kaşığı boraks, 2 ml bitkisel kaynaklı sıvı sabun veya
yeterince arapsabunu ve büyükçe bir fincan sirkeyi, yarım litre
çok sıcak suda karıştırın. Püskürtücülü bir şişeye koyup duş
çevresindeki duvarlar ve duş kabinlerindeki kir, sabun köpüğü
lekeleri ve mineral kalıntılarını temizlemek için kullanın. Daha
sonra sirkeli su ile durulayıp yumuşak bir bez ile
cilalayabilirsiniz.
* Plastik duş perdelerini eldivenle, ılık suda 2 kahve
fincanı boraksla yıkayın. Asarak güneşte kurutun.
Koku Gidericiler
Oda deodorantlarının çoğu hiçbir şekilde
havadaki kötü kokuları yok etmez. Bazıları rahatsız edici
kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışır, bazıları da burun
yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu
engelleyen bir kimyasal yayar. Oda deodorantlarında bulunan
kimyasal maddelerden bazıları naftalin, fenol, kresol, etanol,
ksilen ve formaldehit'tir.
Bunlar yerine;
* Püskürtücülü bir şişede 500 ml sıcak su içine, yarım çay
kaşığı karbonat, 1 çay kaşığı limon suyu ve 2-3 damla arzu
ettiğiniz bir bitkisel yağı ekleyerek karıştırın. Havayı
tazelemek için ve kötü kokuları gidermek istediğiniz yerlerde
havaya püskürterek kullanın.
* Bir kaşık sirke, karbonat, uçucu yağlar, doğal
malzemelerden yapılmış tütsüler ya da potpuri (kokulu bitkiler,
hoş kokulu kuru çiçek ve baharatlardan hazırlanmış karışımlar)
hoş olmayan kokuları emer.
* Birçok bitki havadaki kirliliği emerek etkisiz hale
getirir. Ne kadar çok bitki bulunursa etkileri o kadar artar. En
etkili bitkiler arasında sarısabır, İngiliz sarmaşığı, incir
ağacı, kasımpatı ve kurdele çiçeğini sayabiliriz.
Vücut temizliği
Vücut temizliğinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta
toz ve kirle kapanan gözeneklerin açılarak oksijen almasını
sağlamaktır. Her gün sabunla yıkanmak vücut yağlarını alıp cildi
kurulaştırabilir. Ayrıca çok sık ve fazla sürülen kremler de
gözenekleri kapatarak oksijen alımını engeller, bu da cilt
sağlığı için sakıncalıdır.
Her gün ılık suyla ve lifli bir bezle
hafifçe yapılacak bir temizlik cildin nefes alması için
yeterlidir. Ayrıca gerek oldukça ponza taşı da topuk ve nasırlar
için kullanılabilir. Saç bakımı için daha çok bitkisel özlü
doğal şampuanlar kullanmayı tercih edin. Sık sık şampuan
değiştirmek de saçı yıpratır.
Saç bakımı
* 2 yumurta sarısını sıcak suyla iyice çırpın, saçınıza masaj
yaparak yedirin, 10 dakika bekledikten sonra durulayın.
* Alman papatyasını kaynatın, süzün. Yumurta akını çırpıp
bununla karıştırın. Saçlarınıza iyice yedirip biraz bekledikten
sonra durulayın.
* Saçlarınızın parlaması için bir demet maydanozu 20 dakika
kaynatın. Suyunu durulama suyu olarak kullanın. Ayrıca 1 avuç
ısırgan otunu 2 bardak suda kaynatıp durulama suyu olarak
kullanmanız da saçlarınızda parlaklık sağlayacaktır.
* Boraks kolay çözünmeyen bir madde olduğu için, ağırlığının
2 katı su içinde veya ağırlığının yarısı kadar kaynar suda
çözmek gerekir.
** Tüm kaşık ölçülerinde çorba kaşığı baz alınmıştır.
Aerosoller
Amonyak, sentetik koku maddeleri ve diğer
zehirli maddeleri içeriyor. Artık sera etkisine ve ozon
tabakasının tahribine yol açan CFC’ları içermiyor olsalar da,
yeni nesil itici gazlar üretime yeniden kazandırılamayan kapları
ile insan ve çevre sağlığını tehdit etmeyi sürdürüyor.
Laboratuvar çalışmaları yeni nesil itici gazların içerdikleri
bütan, izobütan ve propan gazları sebebiyle kalp, merkezi sinir
sistemi ve akciğerler için zararlı olduklarını gösteriyor. Kötü
kokuları maskelemek için aerosollerde kullanılan maddeler
burundaki geçitleri kaplayarak ve sinirleri işlevsiz kılarak
koku hissini zayıflatıyor. En iyisi mümkün olduğunca aerosol
kullanmamak ve önerdiğimiz karışımları pompalı spreylerle
kullanmak.
Deterjanlar ve fosfat
Çamaşır ve bulaşık deterjanlarının
performansını artırmak ve suya yumuşaklık vermek için kullanılan
fosfatın, çevre üzerindeki etkileri başta ABD olmak üzere,
gelişmiş ülkelerin en önemli çevre sorunlarından biri haline
gelmiştir. Örneğin; Avusturalya’da atıksu sistemlerine aktarılan
fosforun yüzde 30’u, fosfatın da yüzde 20’si deterjan
kaynaklıdır.
Fosfat, ırmakları, gölleri ve fazla akıntı
olmayan körfezleri istila eden zehirli mavi-yeşil alglerin
(yosunların) ana nedenidir. Deniz, akarsu ve göllerde en
belirgin kirlenme çeşitlerinden biri, aşırı üretim anlamına
gelen ötrofikasyondur. Suyun yeşil ve bulanık bir renge
dönüşmesine, kıyılarda fosfatla beslenen yosunların (alglerin)
birikmesine yol açar. Aşırı fosfat ile birlikte insan tarafından
sulak alanlar ve denizlere yüklenen diğer bitki besin maddeleri,
bu yosunların çok büyük miktarda üremesine, hızlı büyümesine
sebep olur. Bu yosunların dibe çöküp ayrışması sonucu, dip
suların oksijeni tükenir ve hidrosülfit gazı (çürük yumurta
kokusu) ortaya çıkar. Bu, suda yaşayan canlı hayatın sonunu
hazırlar. İzmir Körfezi, Köyceğiz Gölü fosfat kaynaklı
kirlenmenin ve ötrofikasyonun iki örneğini oluşturuyor.
Deterjanlardaki fosfor oranı 3 ile çarpıldığında fosfat
oranına ulaşılır. Örneğin; yüzde 8 fosfor, yüzde 24 fosfata
eşdeğerdir.
Kâğıt Temizlik Ürünleri
Kâğıttan temizlik ürünleri bir anda nasıl da, pamuktan
havlularımızın, bezlerimizin yerini aldı. Sorgusuz, sualsiz
kabullendik tuvalet kâğıtlarını, peçeteleri, havluları…
Kâğıt endüstrisinin "al, at" diyerek verdiği pasla, kendi
kalemize bir güzel "gol" atıyoruz. Kolay, hazır, yıkama derdi
yok, temiz görünümlü, alıyorsun bir sefer kullanıp atıyorsun.
Oysa kendimizi, geleceğimizi atıyoruz çöpe.
Bir kâğıt havlu ne kadar kötü olabilir ki?
Yeterince kötü, açıkça söylemek gerekirse
ölümcül olabilir. Kâğıt havlularla ilgili problem en başta
dioksinin varlığından kaynaklanıyor. 75 üyeden oluşan kimyasal
ailesine "dioksin" adı veriliyor. Dioksinler, kâğıt sanayinde, klorla ağartma işlemi sırasında
oluşuyor ve araştırmalar evlerimizde kullandığımız ürünlerde
dioksinin izlerine dikkat çekiyor.
Araştırmacılar zehirli kimyasallar
sıralamasında başı çeken dioksinlerin, östrojen gibi "doğal
steroid" hormonlarını taklit ederek birçok biyokimyasal
reaksiyonu başlattığından söz ediyor. En ufak miktarları bile,
akne ve eklem ağrılarından uykusuzluğa, kansere, doğum
bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflığına kadar çeşitli
rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Dahası dioksinler ve kuzeni "furans"
yağda çözünür olduğundan bedenimizdeki yağ hücrelerinde birikme
eğilimi gösteriyor. Dioksinlere anne sütünde dahi sıklıkla
rastlanıyor. Bebekler yetişkinlere göre 200 kat fazla dioksine
maruz kalabiliyor.
Satın aldığımız tuvalet kâğıtları, kâğıt
mendiller, süt veya meyva suyu kartonları, tamponlar, kahve
filtreleri, tek kullanımlık çocuk bezleri, peçeteler, kâğıt
tabakalar vs. eğer klorlu ağartma işleminden geçiyorlarsa düşük
dozlarda dioksin içeriyor. Dioksinler bu ürünlerin herhangi
birinden yiyeceklere ve vücudumuzun duyarlı kısımlarına
geçebiliyor.
Bu bileşiklerin en ufak miktarının bile
laboratuar hayvanlarında kansere sebep olduğu belirtiliyor. ABD
Çevre Koruma Bürosu dioksinleri "olası insan kanserojeni"
sınıfına alıyor.
Kullandığımız bu ürünler çöplüklerde
yakıldığında dioksinler, hava yolu, sanayinin kirlettiği su
kaynakları, bu su kaynaklarıyla sulanan tarım ürünleri ve su
ürünleri yoluyla da bize ulaşabiliyor. Bu arada kâğıt hamuru ve
kâğıt fabrikalarının atıksularının içerdiği tek zehirli madde
dioksin değil. Ontario Çevre Bakanlığı’nın 1986 yılında yaptığı
araştırmada alüminyum ve çinko dahil dikkat edilmesi gereken 41
madde (benzen, kadmiyum, kurşun, civa PCB’ler, tölüen vs.)
tespit edilmiş.
Dioksinlerden korunma
İyi haber; dioksinlerden, ağartılmamış veya
klor içermeyen kâğıt ürünleri kullanarak kurtulabilirsiniz. Kötü
haber ise; düşük talepten dolayı bunların piyasada
bulunmalarının zor oluşu.
Diğer bir çözüm ise geri dönüşümlü kâğıt
kullanmak. Geri dönüşümlü kâğıtlarda diğer ürünlere göre daha az
ağartma yapılıyor. Düşük sıcaklıklarda çalışılıyor olması da
geri dönüşümlü kâğıtta dioksin oluşumunu azaltıyor.
Avrupa’da birçok kâğıt fabrikasında,
ağartma işlemlerinde klor yerine "oksijen", "peroksit" ve "sodyum hidroksit"
kullanılıyor. Fakat teknoloji değişiminin maliyeti kâğıt
sanayini bu alternatiflerden uzak tutuyor.
Hiç şüphe yok ki, bu problemin cevabı
çevreci tüketicilerin yapacakları alışveriş tercihlerinde ve
örgütlü tüketici baskısında, hatta kâğıt havlu gibi ürünleri hiç
almamakta. Bizler bu ürünleri tüketmeyi sürdürdükçe, firmalar
ekonomik açıdan başarılı kâğıt üretimlerini değiştirmeye
girişmeyecekler. (Bugday.org)